Hipokrat zamanından itibaren bilenen sepsis için, 1904 yılında Sir William Osler, “The Evolution of Modern Medicine” kitabında “Hastaların enfeksiyondan ziyade vücudun enfeksiyona verdiği yanıt neticesinde kaybedildiğini” dile getirmiştir.
Tahminen Dünyada yılda 50 milyon kadar bireyi etkileyen ve her 5 ölümden birinin nedeni olan sepsisin önlenmesi, tanısı ve klinik yönetimi ile ilgili Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2017 yılında bir karar yayınlanmıştır ve sepsis bir toplum sağlığı sorunu olarak kabul edilmiştir.
Sepsis yoğun bakım ünitelerinin en önemli yatış ve ölüm nedenleri arasında yer almakta, septik şok ise yatan hastalarda en önde gelen şok tipi olarak görülmektedir. Yoğun bakım bilim dalı başta olmak üzere klinik tıp bilimleri ve çoğu temel bilimleri ilgilendiren karmaşık bir patofizyolojiye sahip sepsis, hala çok bilinmeyenin olduğu objektif tanı kriterlerinin olmadığı, tanının klinik bulgulara dayalı olduğu ağır bir klinik tablodur.
Dünyada sağlık çalışanlarında dahi farkındalığın az olması, toplumda az bilinmesi nedeni ile Küresel Sepsis Birliği (“Global Sepsis Alliance”) başta olmak üzere sepsis alanında pek çok kuruluş oluşturulmuştur. Bu oluşumlar toplumda ve sağlık çalışanları arasında sepsis farkındalığının artması, erken tanı ve tedavinin sağlanması için çalışmalar yapmaktadır.
Sepsis farkındalığını artırmak, eğitim ve araştırma faaliyetleri yürütmek amacıyla 2020 yılında Hacettepe Üniversitesi bünyesinde kurulan kısa adı HÜSEP olan Sepsis Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Ülkemizde bu alandaki ilk ve tek kuruluştur.